loader image

Adli Sicil ve Arşiv Kaydının Silinmesi: Güncel Mevzuat Rehberi (2025)

Giriş Adli sicil ve arşiv kayıtları, bireylerin geçmişteki mahkûmiyet kararları ve ceza infaz süreçleriyle ilgili tutulan resmi kayıtlardır. Bu kayıtlar, işe alım süreçlerinden kamu görevlerine kadar pek çok alanda karşımıza çıkabilir. Ancak, bazı hukuki koşulların yerine getirilmesi durumunda bu kayıtların silinmesi mümkündür. Bu yazıda, adli sicil ve arşiv kayıtlarının silinmesine ilişkin güncel mevzuatı sade ve anlaşılır bir şekilde ele alacağız. 1. Adli Sicil ve Arşiv Kaydı Nedir? Adli sicil kaydı, bireyin kesinleşmiş mahkûmiyet kararlarını ve güvenlik tedbirlerini gösteren resmi bir belgedir. Arşiv kaydı ise cezası infaz edilmiş mahkûmiyetlerin belirli süre boyunca saklandığı kayıtlardır. Bu kayıtlar Adalet Bakanlığı’na bağlı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü tarafından tutulmaktadır. 2. Adli Sicil Kaydının Silinme Şartları 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’na göre, adli sicil kaydının silinmesi aşağıdaki durumlarda mümkündür: – Cezanın veya güvenlik tedbirinin infazının tamamlanmasıyla birlikte kayıt arşive alınır. – Şikâyetten vazgeçme, etkin pişmanlık, zamanaşımı veya af gibi nedenlerle ceza ortadan kalkarsa kayıt silinir. – Suç sayılan fiilin artık suç olarak tanımlanmaması durumunda kayıtlar tamamen silinir. – Yargılamanın yenilenmesi ya da bozma kararıyla verilen beraat halinde sicil kaydı silinir. – Akıl hastalığı sebebiyle verilen güvenlik tedbirleri infaz edildiyse kayıtlar silinir. 3. Arşiv Kaydının Silinme Şartları Adli sicil kaydı arşive alındıktan sonra da tamamen silinmesi için belli sürelerin geçmesi gerekir: – Kişinin vefatı durumunda kayıtlar tamamen silinir. – Belirli suçlarda hak yoksunluğuna dair karar alınmışsa, 15 yıl sonunda kayıt silinir. – Yasaklı hakların iadesi talep edilmemişse bu süre 30 yıla çıkar. – Diğer mahkûmiyetlerde ise 5 yıl sonra kayıtlar silinebilir. 4. Başvuru Süreci Adli sicil veya arşiv kaydının silinmesi için başvuru yöntemleri şunlardır: – e-Devlet sistemi üzerinden çevrimiçi başvuru yapılabilir. – Yazılı dilekçe ile ilgili kuruma başvuru yapılabilir. – Avukat aracılığıyla da başvuru mümkündür; bu durumda vekâlet gereklidir. 5. Yasaklı Hakların Geri Verilmesi Bazı mahkûmiyet kararları, kişilerin bazı haklarını kaybetmelerine sebep olabilir. Bu hakların geri alınması için mahkemeye başvuru yapılarak ‘yasaklanmış hakların iadesi’ kararı alınabilir. Bu karar, arşiv kaydının silinme süresini kısaltabilir. 6. Örnek Başvuru Dilekçesi Aşağıda, adli sicil kaydının silinmesi talebine yönelik örnek bir dilekçe yer almaktadır: T.C. ADALET BAKANLIĞI ADLİ SİCİL VE İSTATİSTİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜNE Konu: Adli Sicil Kaydının Silinmesi Talebi Adı Soyadı: [Adınızı Yazınız] T.C. Kimlik No: [TCKN] Doğum Tarihi: [GG/AA/YYYY] Adres: [Adresinizi Yazınız] Açıklama: Hakkımda kesinleşmiş olan ceza infaz edilmiştir. 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu çerçevesinde adli sicil kaydımın silinmesini arz ederim. Tarih: [Tarih] İmza 7. Sonuç Adli sicil ve arşiv kayıtlarının silinmesi, kişilerin sosyal hayatta karşılaşabilecekleri bazı engellerin aşılmasına katkı sağlar. Bu işlemlerin başarıyla yürütülmesi için doğru bilgiye ulaşmak ve gerekirse hukuki destek almak önemlidir.

Barolara Kayıtlı Avukat Sayısı

31.12.2024 İTİBARİYLE BAROLARIN AVUKAT SAYILARI BARO ADI KADIN ERKEK TOPLAM ADANA BAROSU 2.309 2.522 4.831 ADIYAMAN BAROSU 210 398 608 AFYONKARAHİSAR BAROSU 342 480 822 AĞRI BAROSU 82 184 266 AKSARAY BAROSU 233 292 525 AMASYA BAROSU 187 210 397 ANKARA BAROSU 12.921 12.462 25.383 ANKARA 2 NOLU BAROSU 1.081 1.748 2.829 ANTALYA BAROSU 3.801 3.899 7.700 ARDAHAN BAROSU 17 35 52 ARTVİN BAROSU 74 70 144 AYDIN BAROSU 890 942 1.832 BALIKESİR BAROSU 808 983 1.791 BARTIN BAROSU 95 80 175 BATMAN BAROSU 205 480 685 BAYBURT BAROSU 14 44 58 BİLECİK BAROSU 93 95 188 BİNGÖL BAROSU 79 147 226 BİTLİS BAROSU 80 129 209 BOLU BAROSU 161 195 356 BURDUR BAROSU 171 219 390 BURSA BAROSU 2.806 3.378 6.184 ÇANAKKALE BAROSU 416 459 875 ÇANKIRI BAROSU 78 89 167 ÇORUM BAROSU 232 335 567 DENİZLİ BAROSU 970 1.212 2.182 DİYARBAKIR BAROSU 970 1.492 2.462 DÜZCE BAROSU 179 221 400 EDİRNE BAROSU 290 356 646 ELAZIĞ BAROSU 309 419 728 ERZİNCAN BAROSU 141 145 286 ERZURUM BAROSU 451 602 1.053 ESKİŞEHİR BAROSU 973 962 1.935 GAZİANTEP BAROSU 1.377 2.140 3.517 GİRESUN BAROSU 231 262 493 GÜMÜŞHANE BAROSU 43 47 90 HAKKARİ BAROSU 45 168 213 HATAY BAROSU 851 1.201 2.052 IĞDIR BAROSU 79 104 183 ISPARTA BAROSU 293 397 690 İSTANBUL BAROSU 34.532 31.240 65.772 İSTANBUL 2 NOLU BAROSU 1.012 2.580 3.592 İZMİR BAROSU 7.281 6.638 13.919 KAHRAMANMARAŞ BAROSU 596 936 1.532 KARABÜK BAROSU 129 135 264 KARAMAN BAROSU 174 146 320 KARS BAROSU 72 124 196 KASTAMONU BAROSU 174 185 359 KAYSERİ BAROSU 1.445 1.652 3.097 KIRIKKALE BAROSU 191 210 401 KIRKLARELİ BAROSU 182 231 413 KIRŞEHİR BAROSU 164 173 337 KİLİS BAROSU 75 105 180 KOCAELİ BAROSU 1.575 1.496 3.071 KONYA BAROSU 1.873 2.225 4.098 KÜTAHYA BAROSU 237 339 576 MALATYA BAROSU 431 677 1.108 MANİSA BAROSU 774 1.012 1.786 MARDİN BAROSU 280 518 798 MERSİN BAROSU 1.668 2.067 3.735 MUĞLA BAROSU 1.223 1.137 2.360 MUŞ BAROSU 73 130 203 NEVŞEHİR BAROSU 169 197 366 NİĞDE BAROSU 194 215 409 ORDU BAROSU 392 476 868 OSMANİYE BAROSU 420 452 872 RİZE BAROSU 142 153 295 SAKARYA BAROSU 688 763 1.451 SAMSUN BAROSU 1.005 1.235 2.240 SİİRT BAROSU 77 178 255 SİNOP BAROSU 92 97 189 SİVAS BAROSU 401 428 829 ŞANLIURFA BAROSU 664 1.630 2.294 ŞIRNAK BAROSU 88 310 398 TEKİRDAĞ BAROSU 684 709 1.393 TOKAT BAROSU 315 381 696 TRABZON BAROSU 560 546 1.106 TUNCELİ BAROSU 30 40 70 UŞAK BAROSU 278 338 616 VAN BAROSU 313 728 1.041 YALOVA BAROSU 198 225 423 YOZGAT BAROSU 139 234 373 ZONGULDAK BAROSU 304 347 651 TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ 96.108 103.034 199.142  

AVUKATLARIN ROLÜNE DAİR TEMEL PRENSİPLER (HAVANA KURALLARI)

27 Ağustos-7 Eylül 1990 tarihleri arasında Havana’da toplanan Suçların Önlenmesine ve Suçların Islahı Üzerine Birleşmiş Milletler Konferansı tarafından kabul edilmiştir.   Başlangıç Dünya halkları, Birleşmiş Milletler Şartı’nda adaletin sürdürülebileceği koşulları yaratmak için verdikleri kararı teyit ettiklerinden ve ırk, cins, dil ve din ayırımı yapmaksızın insan haklarına ve temel özgürlüklere saygıyı geliştirme ve teşvik etme konusunda uluslararası işbirliğini gerçekleştirme amacı taşıdıklarını ilan ettiklerinden, İnsan Hakları Evrensel Bildirisi hukuk önünde eşitlik ile masumluk karinesi prensiplerine, hukuken kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir yargı yeri tarafından adil ve aleni olarak yargılanma hakkına ve kendisine suç isnat edilen bir kimsenin savunması için gerekli bütün güvencelere yer verdiğinden, Buna ek olarak, Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi de sebepsiz yere gecikmeden yargılanma hakkını ve hukuken kurulmuş bağımsız ve tarafsız yetkili bir mahkeme tarafından yargılama hakkını ilan ettiğinden, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi de, devletlerin Birleşmiş Milletler Şartı’na göre her yerde insan hak ve özgürlüklerine saygı gösterilmesi ve buna uyulması yükümlülüğünü hatırlattığından, Herhangi Bir Biçimde Tutulan veya Hapsedilen Kişilerin Korunması İçin Prensipler Bütünü, tutulan bir kimsenin bir avukatın yardımından yararlanma ve avukatla iletişim kurma ve avukatla görüşme hakkına sahip olmasını öngördüğünden, Mahpusların Islahı İçin Asgari Standart Kurallar, tutuklulara, özellikle hukuki yardım verilmesini ve avukatla gizli bir biçimde görüşme imkanının sağlanmasını tavsiye ettiğinden, Suçtan ve Yetki İstismarından Mağdur Olanlara Adalet Sağlanmasına Dair Temel Prensipler Bildirisi, suç mağdurlarının adalete ulaşmaları ve adil muamele görmeleri, zararların karşılanması, tazminat ve yardım almaları için uluslararası ve ulusal düzeyde alınması gerekli tedbirleri tavsiye ettiğinden, Bütün insanların sahip olduğu ekonomik, sosyal ve kültürel veya kişisel ve siyasal nitelikteki insan hakları ve temel özgürlüklerin yeterli bir biçimde korunması, herkesin bağımsız hukukçuların sağladığı adli hizmetlere etkili bir biçimde ulaşma hakkına sahip olmasını gerektirdiğinden, Avukatların meslek örgütleri, mesleki standartların ve meslek ahlakının yüceltilmesinde, üyelerinin baskıya, haklarının yersiz olarak kısıtlanmasına ve ihlal edilmesine karşı korunmasında, ihtiyacı bulunan herkese adli hizmet sağlanmasında ve hükümet ve diğer kuruluşlarla işbirliği yaparak adaletin ve kamu yararının daha fazla gerçekleştirmesinde hayati bir role sahip olduğundan, Avukatların görevlerini gereği gibi yerine getirmelerini sağlama ve geliştirme konusunda üye devletlere yardımcı olmak için formüle edilen aşağıdaki Avukatların Rolüne Dair Prensipler, ulusal mevzuat ve uygulama bakımından hükümetler tarafından dikkate alınır ve avukatlarla birlikte yargıçlar, savcılar, yürütme ve yasama organı mensupları gibi diğer kimselerin ve genel olarak halkın dikkatine sunulur. Bu prensipler mümkün olduğu kadar, avukatlık resmi statüsüne sahip olmadan avukatlık görevi yapan kimselere de uygulanır. Avukata ve Adli Hizmetlere Ulaşma Herkes haklarının varlığını tespit ettirmek, korumak ve ceza muhakemesinin her aşamasında haklarını savunmak için kendi seçtiği bir avukatın yardımına başvurma hakkına sahiptir. Hükümetler, ırk, renk, etnik köken, cinsiyet, dil, sin, siyasal veya başka bir fikir, ulusal ve toplumsal köken, doğum, ekonomik veya başka bir statüye dayanan bir ayrımcılıkla hiç biri ayrım yapmaksızın, egemenlik yetkisine tabi olan ve ülke içinde bulunan herkesin, avukata etkili bir biçimde ve eşit olarak ulaşma hakkını sağlayan etkin usulleri ve ihtiyaçlarına karşılık verebilecek mekanizmalar kurar. Hükümetler, yoksullara ve gerektiği takdirde mahrumiyet içinde bulunan diğer kimselere adli hizmet verilmesi için yeterli mali imkanlar ve başka kaynaklar sağlar. Avukatların meslek örgütleri bu hizmetlerin, imkanların ve kaynakların organize edilmesinde sunulmasında işbirliği yapar. Hükümetler ve avukatların meslek örgütleri, kişilerin hukuka göre sahip oldukları haklar ve ödevler ile temel özgürlüklerin korunmasında avukatların rolü konusunda halkı bilgilendirmek için programlar yaparlar. Yoksul ve mahrumiyet içindeki diğer kimselere yardım ederken, onların haklarını arayabilecekleri ve gerektiği takdirde avukatın yardımını isteyebilecekleri bir konuma ulaşmaları için özel bir dikkat gösterir.  Ceza Adaletiyle İlgili Konularda Özel Koruyucular Hükümetler, gözaltına alınan veya tutulan veya cezai bir fiil ile suçlanan kimselerin, kendi seçtikleri bir avukatın yardımından yararlanma hakkına sahip oldukları konusunda yetkili makamlar tarafından hemen bildirilmelerini sağlar. Avukatı bulunmayan bu durumdaki kimselere, adaletin yararının gerektirdiği bütün olaylarda etkili bir hukuki yardım verilmesi için, suçun niteliğine uygun deneyim ve donanıma sahip bir avukat atanır; bu kimseler avukatlık hizmetinin karşılığını ödeyebilme imkanından yoksun ise, ücretini kendisinin ödemediği bir avukat hakkına sahiptir. Hükümetler ayrıca, hakkında suç isnadı bulunsun veya bulunmasın, gözaltına alınan veya tutulan herkese hemen ve her ne olursa olsun gözaltına alınmasından ve tutulmasından itibaren kırk sekiz saat geçmeden avukata ulaşma hakkı sağlar. Gözaltına alınan veya hapsedilen herkesin, bir avukat tarafından vakit geçirilmeden ziyaret edilmesi, kesintisiz biçimde iletişim kurabilmesi ve sansüre uğramadan tam bir gizlilik içinde görüşebilmesi için yeterli imkanlar, zaman ve kolaylık sağlanır. Kanun adamları, görüşmeleri gözle izleyebilir fakat dinleyemez. Avukatların Nitelikleri ve Eğitimi Hükümetler, avukatlık meslek örgütleri ve öğretim kurumları, avukatların gereği gibi eğitim ve öğrenim almalarını ve avukatlık meslek idealleri ve ahlaki görevleri ile ulusal ve uluslararası hukuk tarafından tanınmış olan insan haklarına ve temel özgürlüklere vakıf olmalarını sağlar. Hükümetleri avukatların meslek örgütleri ve öğretim kurumları, hukuk mesleğine girişte ve mesleğin icrası dışında bir kimseye karşı ırk, renk, cinsiyet etnik köken din, siyasal veya başka bir fikir, ulusal veya toplumsal köken, mülkiyet, doğum, ekonomik veya başka bir statü gibi nedenlerle ayrımcılık yapılmamasını sağlar. Bir avukatın ilgili ülkenin vatandaşı olması şartı, ayrımcılık yapılması şeklinde anlaşılmaz. Adli hizmete olan ihtiyaçları karşılanmayan grupların, toplulukların veya bölgelerin bulunduğu ülkelerin bulunduğu ve özellikle bu tür grupların değişik kültürlere, geleneklere ve dillere sahip olmaları veya geçmişte ayrımcılıktan ötürü mağdur edilmiş bulunmaları halinde; hükümetleri avukatların meslek örgütleri ve öğretim kurumları bu gruplara mensup meslek adaylarının adalet mesleğine girmeleri için özel tedbirler alır ve kendi gruplarının ihtiyaçlarına uygun şekilde eğitim ve öğretim görevlerini sağlar. Avukatların Görev ve Sorumlulukları Avukatlar adalet dağıtımında temel bir unsur olarak, her zaman mesleklerinin şeref ve itibarını korurlar. Avukatların müvekkillerine karşı görevleri şunları içerir: Müvekkillerine sahip oldukları haklar ve yükümlülükler ile müvekkillerinin haklarını ve yükümlülüklerini ilgilendirdiği ölçüde hukuk sisteminin işleyişi konusunda kendilerine bilgi vermek; Müvekkillerine uygun yoldan her türlü yardımda bulunmak ve onların haklarını korumak için hukuki muamelede bulunmak; Müvekkillerine mahkemeler, yargı yerleri ve eğer uygunsa idari makamlar önünde yardım etmek. Avukatlar müvekkillerinin haklarını korurken ve adaletin gerçekleşmesine çalışırken, ulusal ve uluslararası hukukun tanıdığı insan haklarının ve temel özgürlükleri yüceltmeye çalışırlar ve hukuka ve hukukçuluk mesleğinin kabul görmüş standartlarına ve ahlaki kurallarına uygun biçimde serbestçe ve özenle hareket ederler. Avukatlar her zaman müvekkillerinin menfaatlerine saygı gösterirler.  Avukatlık Faaliyetinin Güvencesi Hükümetler avukatların; Hiçbir baskı, engelleme, taciz veya yolsuz bir müdahaleyle gerek karşılaşmadan her türlü mesleki faaliyeti yerine getirmelerini;

Ceza İnfaz Hesaplama

I. ÇAĞRI KAĞIDI VE YAKALAMA EMRİ: Herhangi bir ceza mahkemesince hükmedilen hapis veya adli para cezasının infazı için öncelikle ilgili hükmün kesinleşmesi gerekmektedir. Aksi halde infaz aşaması başlamış sayılmaz. Mahkumiyet hükmünün kesinleşmesi üzerine birtakım işlemler yapılır. Şöyle ki: Hükmü veren mahkeme, ilamın bir örneğini Cumhuriyet Başsavcılığına gönderir. İlamı alan savcılık, hükmün türü ve süresine göre hükümlüye çağrı kağıdı veya hükümlü hakkında yakalama emri çıkartır. A-) Kesinleşen hüküm; adli para cezasından çevrilen hapis cezası, kasten işlenen suçlarda 3 yıl ve daha az, taksirli suçlarda 5 yıl ve daha az süreli hapis cezaları hakkında ise öncelikle hükümlünün adresine çağrı kağıdı çıkartılır. İlgili çağrıda, 10 gün içerisinde gelmesi gerektiği ihtar edilir. Hükümlü 10 gün içerisinde gelmez ise hakkında yakalama emri çıkartılır. B-) Kesinleşen hüküm; kasten işlenen suçlarda 3 yıldan, taksirli suçlarda 5 yıldan daha uzun süreli hapis cezaları hakkında ise hükümlü hakkında doğrudan yakalama emri çıkartılır. II. KOŞULLU SALIVERİLME: Ceza hukuku, üç temel amaç üzerine kuruludur. Bunlar: caydırma, ödetme ve onarmadır. Yani; toplum düzeninin korunarak bireylerin ceza korkusuyla suç işlemekten kaçınması, hukuk düzeninde suç olarak tanımlanan fiilleri işleyen kişilerin yasada öngörülen yaptırıma tabii tutulması ve suç işleyen bireyin topluma tekrar kazandırılması olarak özetlenebilir. Onarıcı ceza hukuku anlayışının bir sonucu olarak, idare gözlem kurulu kararıyla hakkında hükmedilen hapis cezasının belirli sürelerini İYİ HALLİ olarak geçiren hükümlülerin koşullu salıverilmeleri mümkündür. İSTİSNA-1-: İkinci defa tekerrür hükümlerinin uygulanması durumunda, hükümlü koşullu salıverilmez. İSTİSNA-2-: Ölüm cezaları, 14/7/2004 tarihli ve 5218 sayılı Kanunun 1 inci maddesi ile değişik 3/8/2002 tarihli ve 4771 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunla müebbet ağır hapis cezasına dönüştürülen terör suçluları ile ölüm cezaları ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezasına dönüştürülen veya ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezasına mahkûm olan terör suçluları koşullu salıverilme hükümlerinden yararlanamaz. 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap, Dördüncü Kısım, “Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar” başlıklı Dördüncü Bölüm, “Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar” başlıklı Beşinci Bölüm, “Milli Savunmaya Karşı Suçlar” başlıklı Altıncı Bölüm altında yer alan suçlardan birinin bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi dolayısıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde, koşullu salıverilme hükümleri uygulanmaz. Bunlar hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları ölünceye kadar devam eder. İSTİSNA-3-: 3713 sayılı TMK kapsamına giren suçlardan mahkûm olanlar, hükümlerinin kesinleşme tarihinden sonra bu Kanunun kapsamına giren bir suçu işlemeleri halinde, şartla salıverilmeden yararlanamazlar. KOŞULLU SALIVERİLMEDEN YARARLANABİLMEK İÇİN CEZA İNFAZ KURUMLARINDA GEÇİRİLMESİ GEREKEN SÜRELER: Müebbet ve Ağırlaştırılmış Müebbet Cezası Yönünden: Genel Süre: Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm edilmiş olanlar OTUZ YIL Müebbet hapis cezasına mahkûm edilmiş olanlar YİRMİDÖRT YIL Suç işlemek için örgüt kurmak veya yönetmek ya da örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçtan dolayı mahkûmiyet hâlinde: Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm edilmiş olanlar OTUZALTI YIL Müebbet hapis cezasına mahkûm edilmiş olanlar OTUZ YIL Mükerrirler ve Çocuğa Karşı İşlenen Bir Suçtan Dolayı Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis Cezasına Veya Müebbet Hapis Cezasına Mahkûmiyet Yönünden Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının OTUZ DOKUZ YIL Müebbet hapis cezasının OTUZ ÜÇ YIL Süreli Hapis Cezaları Yönünden Genel Oran: İstisna kapsamında kalan suçlar dışındaki suçlar hakkında hükmedilen hapis cezasının 1/2sinin infaz kurumunda iyi halli geçirilmesi gerekir. 2/3 Olarak Uygulananlar 1- Kasten Öldürme suçları (TCK 81, 82, 83) 2-Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçu (madde 87, fıkra iki, bent d) 3- İşkence suçu (TCK 94 ve 95) 4- Eziyet suçu (TCK 96) 5- Cinsel saldırı (TCK 102/1) 6- Reşit olmayanla cinsel ilişki (TCK 104/1) 7- Cinsel taciz (TCK 105) 8- Devletin sırlarına karşı suçlar (TCK 326-339 arası) 9- Suç işlemek için örgüt kurmak veya yönetmek ya da örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar 10- Özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlar (TCK 132, 133, 134, 135, 136, 137, 138) 11- Mükerrirler (TCK 58) Çocuklar Tarafından İşlenen: 1- Cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar (TCK 102, 103, 104, 105) 2- Uyuşturucu suçları (TCK 188) 3- Terör suçları (3713 sayılı TMK uygulananlar) 4- Suç işlemek için örgüt kurmak veya yönetmek ya da örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar   3/4 Olarak Uygulananlar 1-Cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar (TCK 102/2, 103, 104/2-3) 2-Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (TCK 188) 3-Terör suçları (3713 sayılı TMK uygulananlar) İSTİSNA: TCK 102, 103, 104, 105 ve 188 inci maddelerinde düzenlenen suçlardan 28/6/2014 tarihinden önce işlenmiş olanlar için verilen süreli hapis cezaları bakımından koşullu salıverilme oranı 2/3 olarak uygulanır. Birden Fazla Mahkumiyet Durumundan: Genel Süreler: a) Birden fazla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına veya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile müebbet hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde otuz altı, b) Birden fazla müebbet hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde otuz, c) Bir ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile süreli hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde en fazla otuz altı, d) Bir müebbet hapis cezası ile süreli hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde en fazla otuz, e) Birden fazla süreli hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde en fazla yirmi sekiz yıldır. Suç İşlemek İçin Örgüt Kurmak Veya Yönetmek Ya Da Örgütün Faaliyeti Çerçevesinde İşlenen Suçlar ile TMK Kapsamında Yer Alan Suçlardan Dolayı Mahkûmiyet Hâlinde: a) Birden fazla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına veya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile müebbet hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde kırk, b) Birden fazla müebbet hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde otuz dört, c) Bir ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile süreli hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde en fazla kırk, d) Bir müebbet hapis cezası ile süreli hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde en fazla otuz dört, e) Birden fazla süreli hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde en fazla otuz iki yıldır. III. DENETİMLİ SERBESTLİK: 30.03.2020 Tarihinden Sonra İşlenen Suçlar Bakımından: Genel Süre: Açık ceza infaz kurumunda veya çocuk eğitimevinde bulunan ve koşullu salıverilmesine BİR YIL veya daha az süre kalan iyi hâlli hükümlüler. İstinai Durumlar: a) Sıfır-altı yaş grubunda çocuğu bulunan ve koşullu salıverilmesine İKİ YIL veya daha az süre kalan kadın hükümlüler, b) Maruz kaldıkları ağır bir hastalık, engellilik veya kocama nedeniyle hayatlarını yalnız idame ettiremeyen ve koşullu salıverilmesine ÜÇ YIL veya daha az süre kalan hükümlüler, diğer şartları da taşımaları hâlinde yararlanabilirler. 30.03.2020 Tarihinden Önce İşlenen Suçlar Bakımından: Kasten öldürme suçları (madde 81, 82 ve 83), Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenen kasten yaralama ve neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçları, neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçu (madde 87, fıkra iki, bent d) İşkence suçu (madde 94 ve 95) Eziyet suçu (madde

Sosyal Medyada Kişilik Hakları

Dünya çapında yaygın olarak kullanılan internet, ülkemizde de ortalama 36 milyon kişi tarafından aktif olarak kullanılmaktadır. Sosyal medya üzerinden kişilik hakları nelerdir sorusuna net cevaplar ise soysal medya hukuku aracılığı ile verilebilmektedir. İnternet kullanımı, akıllı telefonların, tabletlerin vb ürünlerin herkes tarafından kolay ulaşılabilir şartlarda ve fiyatlarda olması, internet kullanımını daha da yaygınlaştırmakta ve hukuk alanında yepyeni bir kavram olan sosyal medya hukuku kavramını ortaya çıkarmış bulunmaktadır. Sosyal medya üzerinden kişilik haklarının özellikleri, korunması ve kişilik haklarına saldırılarla ilgili davalar, hukuk alanında da gelişim ve değişimlere sebep olmuştur. Hukuk alanında bu durum sosyal medya hukuku adı altında incelenmekte ve takip edilmektedir. Sosyal Medya Kavramı Hakkında Bilgi Sosyal medya üzerinden kişilik haklarının korunabilmesi için öncelikle sosyal medya kavramının bilinmesi gerekmektedir. Sosyal medya nedir sorusuna kısaca cevap verecek olursak, karşılıklı ve eşzamanlı bilgi paylaşımıdır denilebilir. Sosyal medyanın sosyal medya hukuku ile kontrol altına alınması çalışmalarında sosyal medya hukukunun gelişmelere ve değişimlere anlık olarak tepki göstererek değişime uyum sağlaması gerekliliği bilinmektedir. Hala gelişmekte olan sosyal medya hukuku canlı ve değişken özelliği ile yenilenen çağa ayak uydurabilmektedir. Sosyal medya kavramının ortaya çıkışında yer alan medya bilinen yazılı ve görsel basın araçlarının tamamını içermektedir. Sosyal kelimesi ile kişilerin internet üzerinden sanal ortam aracılığı ile tanıdığı ya da tanımadığı kişilerle ilişkiler kurması veya karşılıklı paylaşımlarda bulunması ortaya çıkmakta, sanal ortamda sosyalleşme olgusu yaşatılmaktadır. Yazılı ve görsel basın araçlarından oluşan medya unsurları da gelişime ve değişime hızlı bir şekilde adapte olmuş, ürünlerin hemen hepsinin internet sağlayıcılar üzerinden ulaşılabilir olmaları sağlanmıştır. Bu durum internet kullanıcılarının aldıkları hizmetlerin artmasına ve dolayısıyla internet kullanımının artmasına destek olmaktadır. Sosyal Medya Hukukunun Gerekliliği ve İşleyişi Ülkemizdeki internet kullanıcılarının yaklaşık %95 gibi yüksek bir oranında sosyal paylaşım sitelerinden herhangi birinin varlığı bilinmektedir. İnternet kullanıcılarının %95’inde sosyal medya kullanımı söz konusu iken, sosyal medya hukuku da zaman içinde elzem bir hale gelmiştir. Kişilerin hak ve özgürlüklerinin korunması, sosyal medya unsurları aracılığı ile kişilik haklarına saldırının önlenmesi için bu alanda da hukuk kurallarının olması gerekliliği göz ardı edilemez. Kişilik hakları anayasa içerisinde özel bir yeri bulunan bir konudur. Sanal ortamda internet üzerinde de kişilik haklarının korunması için özel sosyal medya hukuku yürürlüğe girmektedir. Sosyal medyada hizmet veren tüm iletişim sağlayıcılar, sosyal paylaşım siteleri ve tüm internet kanallarında kişisel bilgilerin gizliliği önem arz etmektedir. Kişilik haklarının korunması ve açılabilecek davalar hakkında bilgi sahibi olunması ile internet üzerinden herhangi bir sayfayı kullanırken kişisel verilerinizi daha bilinçli bir şekilde güvence altına almanızı sağlayacaktır. Sosyal Medya ve Sanal Ortamda İşlenmesi Muhtemel Suçlar İnternet üzerinden sosyal paylaşım sitelerinde ya da farklı platformlarda işlenmesi muhtemel suçlar bulunmakta ve sosyal medya hukuku aracılığı ile kontrol altına alınmaktadır. Hangi davranışların suç olarak sayılabileceği bilgisi ile bilmeden suç işlemenize engel olabilirsiniz. Sosyal medya aracılığı ile kişi haklarının ihlaline örnekler verecek olursak; haberleşmenin engellenmesi ve haberleşmenin gizliliğinin göz ardı edilmesi en başta sayılabilir. Özel hayatın gizliliğinin ihlali başlığı altında konuşmaların-yazışmaların dinlenmesi, kayıt altına alınması kişi haklarının ihlalidir. Başkasına ait olan kimlik bilgilerinin veya kişisel bilgilerin kötü amaçlı kullanımı, iftira nitelikli paylaşımlarda bulunulması, mesleki göreve ait sır olması gereken bilgilerin ifşa edilmesi gibi örnekler de kişi hakları ihlali cezası gerektiren örneklerdir.

Hukukta İptal Edilebilirlik Nedir?

Hukuk dünyasında yapılacak işlemlerin hem kurucu unsurları hem de zorunlu unsurları bir eksiklik yahut da sakatlık göstermiyor ise; ancak bu işlemlerin belirli nedenler dahilinde iptal edilebilirliği söz konusu ediliyor ise; uygulamada yapılan yaptırım türü iptal edilebilirlik adını alır. Bu hususta bilmeniz gereken en net ayrıntı ehliyetler konusudur. Bir örnek ile iptal edilebilirlik konusunu daha net hale getirelim. Misal ki siz bir teknoloji mağazasından bilgisayar satın aldınız. Satın almış olduğunuz bilgisayar için ilgili teknoloji mağazası personeli 3.000 TL fiyat verdi ve siz bu fiyatı kabule tiniz, satım sözleşmesini gerçekleştirdiniz. Ancak eve bir geldiniz ki babanız da aynı bilgisayarı aynı teknoloji mağazasından sizin için almış ve alış fiyatının da 1.500 TL olduğunu size beyan etmiştir. Burada söz konusu mağazaya gidip bundan babam da bana almış ben bu satış işlemini bu sebep ile iptal ediyorum, diyemezsiniz. Ancak; ilgili personele iki farklı fiyatı belirtmeniz işleminizin iptal edilebilirliği açısından geçerli bir meseleyi oluşturur. Yani; personel size yanlış bir fiyat vermiş olduğu için siz bu işlemin iptalini talep edebilirsiniz. Fark ettiğiniz üzere; kurucu unsur, zorunlu unsur hatası değil; kişi, çalışan hatası söz konusudur. Yahut da; siz bir şirket ile sözleşme akdi gerçekleştirmiş olun. Ancak bu sözleşme akdi hile, tehdit, korkutma gibi etkenler ile size zorla imzalatılmış olsun. Siz ilgili; hile, tehdit, korkutma durumu ortadan kalktığı anda ilgili hukuk mercilerine aslında bu sözleşme akdinde bulunmak istemediğinizi ve sizi; korkutma, hile, tehdit yolları ile zora soktukları için kabul etmek zorunda kaldığınızı beyan eder iseniz; o halde işleminiz iptal edilebilir olur. Yani geneller isek; bir akit iradeniz dışında size dayatılıyor ve siz bu akdi kabul etmek zorunda kalıyor iseniz; bu akdiniz her zaman iptal edilebilirdir. Ancak burada bir zaman aşımı süresi vardır ki; zorda kaldığınız durumun ortadan kalkması halinde bir yıl içerisinde ilgili durum ile alakalı olarak başvuruda bulunmanız ve iptal işleminin gerçekleşmesini talep etmeniz beklenir. Eğer bu durum bir tehdit ise; o halde bir yıllık süre tehdit korkusunun ortadan kalktığı an itibari ile başlar. İptal Edilebilirliğin Sonuçları Nelerdir? İptal edilebilirlik bir zaman aşımı süresine tabidir ki bu zaman aşımı ilgili zorlama hallerinin ortadan kalkması ile başlayan süre içerisinden bir yıl ile dolar. İptal edilebilirlik durumlarında hakim olayı re’sen dikkate almaz. Çünkü hakim bunun bir zorla yapılmış işlem olduğuna kendiliğinden karar veremez. Kurucu unsurların ve zorunlu unsurların eksiksiz olduğu bir işlemin iptal edilebilir olduğunu ancak ilgili kimse beyan edebilir. Hukukta Askıda Geçersizlik Nedir? Hukuk dünyasında askıda geçersizlik türünün olması için mutlaka tek taraflı bağlamazlık durumundan söz etmemiz gerekir. Bu hususta; küçükler ve kısıtlılar söz konusu olur. Yani; bir küçük, kısıtlı, kendisine yasal danışman atanmış, kendisine kayyım atanmış bir kimsenin ilgili sözleşme akitlerini yerine getirmeden evvel mutlaka bu kişiler ile yapmaları yahut da bu kişilere danışmaları gerekir. Ancak ilgili işlemler kişilerin kendilerince yapılır ise; tek taraflı bağlamazlık yani askıda geçersizlik söz konusu olur. Bu durumda ilgili işlem ehliyeti tam olmayan kişiyi bağlamaz iken karşı tarafı bağlar. Ancak karşı tarafında iyi niyet taşıyıp; taşımadığı önem arz eder. Bu hususta; askıda geçersizlik ancak ilgili ehliyetsiz kimsenin yasal danışmamanın verdiği icazet yani onay ile geçerli olabilir. Eğer ilgili yasal danışman icazet vermez ise o halde; ilgili işlem geçersiz kılınır.  

Miras Hukukunda Tenkis Davası Nedir?

Muris yani miras bırakan kimsenin ölüme bağlı tasarruflar ile mirasçı ataması ve mirasının tamamını ya da yasal mirasçılarının haklarına da değen kısımlarını bir başkasına bırakması halinde hukuken bir mesele oluşur ki buna tenkis davası ancak çözüm olabilir. Tenkis davasına tüm hukuk mahkemeleri bakmaz. Ancak bir tenkis davası açılacak ise o halde ilgili mahkeme; asliye hukuk mahkemesidir, denir. Ve buna ek olarak tenkis davasının açılması için hukuken bir zaman aşımı süresi ön görülmüştür. Bu süre de; durumun öğrenildiği tarihten başlayarak bir yılı kapsar. Ancak tenkis davası ek olarak yasal mirasçıların maddi haklarını korumaya elverişli bir dava olduğu için mutlaka bu davanın açılması adına genel bir sürede ön görülmüştür ki, bu süre mirasın paylara bölümü ve terekenin ilgili kimselerin ellerine geçmesi ile başlayan 10 yıllık süreyi kapsar. Tenkis Davasını Kimler Açabilir? Tenkis davası murise karşı açılmaz. Murisin ilgili atamış olduğu mirasçısına karşı açılır ki bu durumda davacı olabilmek için de hukuken sizler için tanınmış olan statülerden birine sahip olmanız beklenir. Bu durumda üç farklı tereke davacısı söz konusu olabilir, diyelim ve sıralamamızı yapalım. Saklı paylı mirasçıların ilgili mirasçıya karşı tenkis davası açma hakları vardır. Bu saklı paylı mirasçı meselesini daha önceki makalelerimizde ele almıştık; mutlaka göz atmanızı öneriyoruz. Ancak ek olarak tekrar belirtelim ki saklı paylı mirasçılar; anne- baba, eş ve murisin alt soyunun tamamıdır. Saklı paya sahip olarak ikinci bölümde sayabileceğimiz kimseler; murisin alacaklılarıdır. Yani; murisin alacaklıları söz konusu alacaklarını terekede haklına yeterli kadar miras varken dahi alamıyorlar ise; o halde saklı paylı sayılırlar ve ilgili kimselere karşı tenkis davasını açabilirler. Son olarak ise; iflas dairesi ilgili mirası elde etmiş olan kimselere karşı tenkis davasını açma yetkisine sahip olur. Bu saymış olduğumuz üç grup kişiler tenkis davasını ancak ilgili mirası almış olan kişiye karşı açabilirler. Diyelim ki bu kimse mirastan kendisine bırakılan saklı payları zedelemiş olan mirası aldıktan sonra ölmüş olsun ve ilgili miras bu kişinin alt soyuna ve eşine kalsın. O halde; yine ilgili tenkis davasını açabilir olan kimseler alt soylara ve eşe karşıda haklarını savunabileceklerdir.  

×

Merhaba! Randevu ve diğer talepleriniz için iletişime geçebilirsiniz.

× Whatsapp Destek